Gizem'li Geziler

Moskova

                                                                                                                                                                 Ağustos 2014

Ramazan bayramını vizesiz ve çok da uzak olmayan bir destinasyonla değerlendirmeye karar vermiştik. Mevsime göre gezmeyi de önemsediğimiz için Rusya'yı en optimum hedef olarak belirledik Yakın zamanda yaşanan Malezya uçağının düşürülmesi olayı nedeniyle uçağımız güzergâhını değiştirerek Rusya - Ukrayna sınırından geçmeden bizi Moskova'ya güvenli bir şekilde götürdü. Domodedovo Havaalanı'nda pasaport kontrolünden hızlıca geçtik, polis abiler hiçbir şey sormadan 3 aylık kapı vizemizi vererek bizi salıverdiler.

Her gezide olduğu gibi pasaport sonrası ilk konu para bozdurma. Tüm şehirlerde olduğu gibi burada da havaalanında ilk görülen döviz bürosu  en pahalı olanı; fiyat gittikçe ucuzluyor, o yüzden  acele etmemek gerek. Havaalanında kalabalığın yoğunlaştığı bir alandaki döviz bürosundan merkeze gitmeye yetecek kadar bozdurmak yeterli olur; şehir merkezinde bozdurduğunuzda çok daha karlı oluyorsunuz.

Yönlendirmeleri takip ederek Information noktasına geldik, buradan metro haritası aldık ve merkeze gidiş yolunu danıştık. Domodedovo havaalanından iki alternatif var şehir merkezine gidiş için: tren (aeroexpress) + metro veya otobüs + metro. Metro havaalanına kadar gelmiyor maalesef, metroya binebileceğiniz bir noktaya kadar Aeroexpress treni ile veya otobüs ile gitmeniz gerekiyor.

Aeroexpress treni otobüse göre 4 kat daha pahalı olduğu için biz otobüs + metro seçeneğini seçtik. Tren otobüse göre 10-15 dk. daha önce  merkezde olmanızı sağlıyor. Aceleniz varsa havaalanındaki Aeroexpress levhalarını takip ederek trene binebilirsiniz (400 ruble). Görevliden aldığımız tarif  ile havaalanından 3 nolu çıkıştan çıkıp yoldan karşıya geçtik,  otobüs & minibüslerin kalktığı bir alan hemen karşınıza çıkıyor. Otobüsler doldukça sürekli kalkıyor, 308 nolu otobüsün son durağı  metroya binebileceğiniz Domedoskaya. Otobüse binerken görevliye kişi başı 100 ruble ödüyoruz bu yolculuk için. Moskova'da metro istasyonlarının tasarımları özenerek yapılmış ancak Petersburg'da top yaptığı için, o  detayları diğer yazıma saklıyorum:)

Otobüse bindikten yaklaşık 30 dk sonra metroya aktarma yapacağımız Domedoskaya'ya vardık, burada inip metro girişini bulduk; büyük kırmızı M işaretleri var sizi metroya yönlendiren. Gişeden biletlerimizi aldık ve metroya bindik, bu duraktan geçen tek bir hat var zaten, o yüzden gayet kolay oldu metroya binmemiz. Sadece biniş yönünü bulmak için durak isimlerine bakmak gerekiyor. Domedoskaya metronun son duraklarından biri olduğundan, durak sayısının çok olduğu yönü seçtik hiç okumadan Metroda dikkatimi çeken şey çok gürültülü çalışıyor olması, bu da normal çünkü bundan yaklaşık 100 yıl önce başlamışlar metro inşaatına... İstasyonlarda tren durduğunda duvarda yazan isimleri takip ederek nerede olduğumuzu ve kaç durak kaldığını anlıyoruz. Durak isimleri Kiril alfabesinde yazıldığı için biraz dikkat etmek gerekiyor ne yazdığını anlamak için. Metronun içinde hangi durakta olduğunuzu söyleyen İngilizce bir yönlendirme yok maalesef. Moskova'da metro ağı gelişmiş ve trenler acayip sık, hiç beklenmiyor. Metroya bir biniş 40 ruble, eğer çoklu bilet alınırsa ucuzluyor. Örneğin 11'li bilet ücreti 320 ruble. Metro Sabah 5.30 ile gece 1.00 arası hizmet veriyor; şehir içi ulaşım için rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Metrodan indikten sonra kısa bir yürüyüş ile otelimizin bulunduğu sokağa geliyoruz. Booking.com'dan rezervasyon yapmıştık Hotel na Kuznetskom'a. Adrese göre olması gereken binaya giriyoruz, giriş katındaki bayana rezervasyonlarımızı gösteriyoruz (Rusça), otel burası değil diyor bize beden diliyle başka bir oteli tarif ediyor... O tarafa gidiyoruz burası değil diyorlar... Kimse İngilizce bilmediği için iyi bilmediğiniz bir yeri bulmak bayağı zor. Tekrar ilk gittiğimiz otele dönüyoruz, kapıda Türkmen asıllı bir genç ile karşılaşıyoruz, bize aradığımız otelin 2. katta olduğunu söylüyor, Türkçe anlaşıyoruz . 2. kata çıktığımızda otelin levhasını görüp rahatlıyoruz. Resepsiyondaki bayan hiç İngilizce bilmiyor. En iyisi Google translate uygulaması ile söylemek istediğinizi Rusça'ya çevirip onu göstermek başka türlü anlaşmak çok zor. Otelimizi bulmak ilk gidişte biraz zor oldu ama memnun kaldık diyebilirim, yeri çok merkezi, Kızıl Meydan'a yürüyerek ulaşılıyor...Fiyat / kalite performansı iyi, kahvaltısını da beğendik.

İstanbul'dan serinleriz diye gelmiştik ama oldukça sıcak bir hava bizi karşıladı Moskova'da...

Otele yerleşim sonrası çıkıp kısa bir yürüyüşle Kızıl Meydan'a gidiyoruz. Meydanın girişinde sıfır noktası var; eskiden Moskova’dan bütün şehirlere ve ülkelere olan uzaklıklar buradan hesaplanırmış. Şimdi ise turistler buraya para atıp, dilekte bulunuyorlar. Bazı Moskovalılar da burada bekleyip bu paraları topluyorlar. Meydandaki tüm yapılar birbirinden etkileyici. Kızıl Meydan'ı dikdörtgen olarak düşünürseniz uzun kenarlarından bir tanesi Kremlin Sarayı'nın duvarı, karşı tarafı GUM alışveriş merkezi, kısa kenarlarından biri girişi kapısının da olduğu taraf Tarih Müzesi, diğer kısa kenarda  ise Saint Vasili Katedrali var. Hepsi birbirinden etkileyici yapılar...



,



İlk önce Aziz Vasili Katedraline yöneliyoruz, Korkunç Ivan tarafından yaptırılan Aziz Vasili Katedrali; soğan kubbeleri ile ünlü. Bu katedralin kubbeleri ilk yapıldığında som altındanmış. Daha sonra rengarenk boyanmış. Üzerine gün batımı vurmuşken izliyoruz, meydandaki en etkileyici bina. Katedralin orada bir kenara  oturup meydanı uzun uzun izliyoruz; bir şeyler atıştırıyoruz. Sonra katedralin yan tarafından aşağı doğru inen yolu takip edip Moskova Nehri'ne doğru  yöneliyoruz, nehrin üzerindeki köprüden güzel fotoğraflar çekiyoruz. Dilerseniz nehirde gemi gezintisi yapabilirsiniz, özellikle akşam ışıklar yandığında çok keyifli olabilir. Köprüden baktığınızda uzakta büyük bir katedral gözüküyor, Christ the Saviour Katedrali bu. Yanına kadar yürüyoruz nehir boyunca

Katedralin hemen yanındaki köprüye çıkıyoruz. Buradan nehrin ve katedralin çok güzel akşam fotoğraflarını çekiyoruz. Hava kararıp da ışıkların yanmaya başladığı saatlerde bu noktaya gelmek lazım mutlaka, köprülerin ışıkları ve gezi tekneleriyle birlikte nehrin manzarası çok güzel. 

 

Buradan Arbeit Caddesi'ne doğru yürüyoruz. Biraz mesafe var ama biz yürümeyi seviyoruz... Arbeit caddesi bizim istiklal caddesi gibi trafiğe kapalı &  hareketli bir cadde. Kafeler, sokak sanatçıları, hediyelik eşya dükkanları... Cadde üzerindeki bir dükkandan magnet alıyor 150 ruble veriyoruz, mağaza çalışanları Türkçe biliyordu burada. Bu caddede çok sayıda kahve içebileceğiniz ve bir şeyler yiyebileceğiniz restoran var...


Saat ilerlediği için yemek için McDonalds'ı açık buluyoruz sadece. İçerisi  klimalı olduğu için serinlemek için de güzel oluyor. Belki de sıcak günler çok az yaşandığı için serinlemek için klima kullanımı yaygın değil,gittiğimiz günlerde çok sıcak olduğu için biraz sıkıntı çektik... Cadde boyu yürüyoruz, caddenin bittiği yerde devasa bir bina var, çok uzaktan bile gözüküyor. Dışişleri Bakanlığı imiş burası, 7 Sisters adı verilen  Barok ve Gotik mimarinin kombine edildiği devasa gökdelenlerden birisi bu. Bunun gibi 6 tane daha var şehirde, 1947-1953 yılları arasında yapılmışlar.

Ertesi sabah otelimizden çıkıp Kremlin Sarayı'nı hedefliyoruz. Yolda Bolşoy Tiyatrosu'nun yanından geçiyoruz, birkaç resim çekiyoruz dışarıdan, saat erken olduğu için kapalı, giremiyoruz. 1856 yılında açılmış bu ünlü ve gösterişli tiyatro. 2005-2011 yılları arasında çok büyük bir restorasyon geçirmiş. Eğer meraklıysanız buraya kadar gelmişken 1 gecenizi bu tiyatroya ayırıp güzel bir eser seyretmek çok keyifli olacaktır.

Buradan devam edip Kremlin'e doğru yürüyoruz. Kremlin Sarayı duvarının kenarında uzun bir kuyruk görüyoruz önce burayı sarayın giriş kuyruğu sanıyoruz, dikkat edince kuyruğun saraya değil de Lenin'in Mozolesi'ne giriş kuyruğu olduğunu anlıyoruz. Mozole Kızıl Meydanda kremlin sarayı duvarına bitişik olarak duruyor. İnsanları grup grup içeri alıyorlar, sonra Mozole'den Kızıl Meydan'a çıkıyorlar... Kuyruğun sonuna bakmak için Meydan'a gelmişken Aziz Vasili Katedrali'ni bir kez daha görmek için o tarafa doğru yöneliyoruz. 10-19 saatleri arasında Katedralin içine giriliyor. Tam 250, öğrenci 100 ruble. Öğrenci kartı sormuyorlar burada Bu katedral benim bugüne kadar gördüğüm en hoş katedral! Katedralin içine girmeye kesinlikle değer. İçi de dışı kadar renkli, duvarlarda çok güzel desenler var, baka baka doyamıyor insan... Bir de katedralin içi labirent gibi 10'larca ayrı oda & bölüm var, hepsinde ayrı bir eser sergileniyor; bütün odaları görememiş olabiliriz her köşede ayrı bir kapı var. Katedral içinde ibadet yok müze gibi kullanılıyor. Bu katedrali korkunç İvan'ın yaptırdığına inanmak zor, o kadar şirin ki, şeker gibi yemek geliyor insanın içinden... Katedralden çıkınca hedef yeniden Kremlin!
 

Kızıl Meydan'ın bitişiğindeki Kremlin sarayının ön duvarların hemen dışında Aleksander Bahçeleri yer alıyor. Önce bu güzel bahçelerde dolaşıyoruz, oldukça bakımlı & çiçekli bahçeler. Bahçenin hemen yanında ortasında  atlar & fıskiyelerin olduğu güzel bir havuz var. Bu alanda  McDonalds ve benzeri yemek alanları var.... Meydan cıvıl cıvıl çoluk çocuk havuz etrafında serinleyen bir çok insan var.  


Burayı geçip biraz daha yürüdükten sonra Kremlin Sarayı'na giriş için bilet satılan ofisi buluyoruz. İki farklı bilet var. Armory isimli bilet tüm gezi alanlarını kapsıyor ve 700 ruble. Bir de müze dışındaki alanlar için bir bilet var, ücreti 350 ruble. Biz 350 ruble olanı aldık. Armory içerisinde sergilenen eserleri internetten inceleyip girip girmemeye karar verebilirsiniz. Armory ve diğer bizim aldığımız bileti satan gişeler farklı. Gişe üstünde yazıyor hangi tip bileti sattığı. Öğrenci bileti de var ancak üstünde tarih olan öğrenci kartı gerekli yoksa kabul edilmiyor. Öğrenci bileti yetişkin biletinin yarı fiyatından daha ucuz. Saraya girişler saat 10.00'da başlıyor. Biz 12.45'de oradaydık, hiç sıra beklemeden biletimizi aldık. Bir de Perşembe günleri saray kapalı imiş, plan yaparken buna dikkat etmek gerekli.

Kremlin Sarayı 12.Yüzyıl’da kurulmuş. Kremlin “Kale” anlamına geliyormuş. Burası aslında tek bir saray değil. Yaklaşık 28 hektar alana kurulmuş binalar kompleksi. İçerisinde saray, katedral, kilise, senato binası var. Rusya Federasyonu devlet başkanının ikametgahı da burası. Bileti aldıktan sonra giriş gişelerinin oraya gittik. Saraya giriş güzel bir köprüyle sağlanıyor, köprü üzerinden güzel resimler çekiyoruz. Sarayın hemen girişinde bizim aldığımız biletin kapsamadığı Armory binası var, oradan ileri doğru devam edince katedrallerin bulunduğu meydan var; katedraller çok güzel, görülmeye değer. Özellikle Assumption Katedrali'nin içi çok güzel, en eski olanı da bu imiş... Kubbelerin üstünde haçın altında duran yatay hilaller Osmanlı'ya karşı kazanılan zaferleri sembolize ediyormuş. Serinlemek için katedrallerin içi çok iyi, yorulduğumuzda girip dinleniyoruz & serinliyoruz. Meydanda dünyanın en büyük çanı yerde duruyor. 200 tonluk bu çan hiç çalınamamış. Çanın ilk yapımında yangın çıkmış ve çan yere düşerek kırılmış. Tekrar yapılırken yine yangın çıkmış. Yangını söndürmek için üzerine su sıkılınca bir parçası kırılıp kopmuş. Kopan parça yaklaşık 11 ton ağırlığında. Sarayın bakımlı güzel bahçeleri var, buralarda da gezindikten sonra saraydan ayrılıyoruz. Hızlı bir gezi yapıp 1,5 saatte saraydan çıkıyoruz.

Saray gezimiz bittikten sonra intenetten okuyup yapılabilecekler listesine aldığımız Komanakaya'ya gidiyoruz. Burası yemyeşil bir park nehir kenarında, içinde cafeler, satıcılar ve güzel kiliseler var, insanlar sere serpe güneşleniyor & piknik yapıyor. Zamanınız varsa gidilebilir, dinlenebilirsiniz huzur veren bir yer.

Buradan merkeze geri dönüp Gorki parkına gidiyoruz. Gorki Park şehrin göbeğinde oldukça kalabalık bir şehir parkı... İnsanlar iş çıkışı hava almaya buraya geliyor, ortasında müzik eşliğinde gösteri yapan bir fıskiye ve kocaman bir havuz var. Kıyafetleri ile buraya girip serinleyen gençler vardı, bir de kenarında oturmuş ayaklarını suya sokan çok sayıda insan var, anladığımız Ruslar suyu çok seviyor, girmeden duramıyor. Parkta ayrıca free wifi vardı.

Parktan sonra  yemek yemek için GUM Alışveriş Merkezi'ne gidiyoruz. GUM'ın için saray gibi, çok şık döşenmiş. Ünlü markalar yer alıyor içeride, ama içerisi biraz sıcak. Burada "No:57" isimli  restorana gidiyoruz, 3. katta, köşede. Çok çeşitli yerel lezzetler sunuyor. Kiev usulü tavuktan ve çorbadan  memnun kalıyoruz.


Buradan Moskova'nın en geniş caddesi olan Travaskaya'ya gidiyoruz. Cadde üzerinde büyük mağazalar var, alışveriş için gidilebilir istenirse, ama çok turistik bir cadde değil... Bu caddeyi kesen Kamergerskiy Pereulo isimli bir sokak var trafiğe kapalı. Bu sokağa sapıp dümdüz devam ederseniz keyifli bir alana çıkıyorsunuz. Üzerinde çok sayıda cafe yer alıyor, akşamları cıvıl cıvıl oluyor, görülmeli mutlaka. Sokak boyunca yürüyünce Kuznetskiy Most ulitsa isimli başka bir sokağa devam ediliyor; bu sokak üzerinde güzel bir meydan var, meydana bakan sıraya cafeler var. Bir şeyler yemek & içmek için güzel bir alan burası, özellikle gençler akşamları burada vakit geçiriyor. Ayrıca meydanda bulunan Cafe Vogue'un free wifi'ı var, yararlanabilirsiniz.

Bu meydanda etrafı izledikten sonra bir de gecesini görmek üzere tekrar Kızıl Meydan'a gidiyoruz. Yolda Bolşoy Tiyatrosu'nun yanından geçiyoruz. Gece ışıklandırmayla birlikte daha da görkemli duruyor, güzel fotoğraflarını çekiyoruz.

Kızıl Meydan yine kalabalık, akşam serinliğinde burayı gezmek çok iyi fikir, meydandaki binalar ışıklandırma ile birlikte çok göz alıcı gözüküyor, özellikle Gum alışveriş merkezi acayip güzel ışıklandırılmış, masallardan fırlamış gibi... Gece mutlaka gelinmeli bu meydana. Ertesi sabah Moskova'ya veda ediyoruz. Hedef St Petersburg !

Bu ülkede kızlar çok güzel hakikaten Uzun ve incecikler. Güzelliklerinin yanında sıcaklar da... Yakın zamanda gittiğim iskandinavya ülkelerindeki kızlarından daha güzel ve sıcak buldum kendilerini... Söylentilere göre Beyaz Rusya kızları daha da güzelmiş ama onları görmediğim için kıyaslama yapamıyorum... Hepsi illaki kısacık şort veya etek giyiyorlar, bir de topuklu ayakkabı giyme modası var. Yüksek topuklu ayakkabılarla arnavut kaldırımlarda bile yürüyorlar tıkır tıkır, zaten uzunlar bir de niye topuklu giyiyorlar anlamadım  Neredeyse hepsi bronz tenli idi, beyaz tenli Rus kızı göremedim... Antalya'ya boşuna gelmediklerini anladım Rus erkekleri kızların yanında çirkin kalıyorlar! Kaba saba bir görüntüleri var, genelde iyi yarı & göbekliler...

Şehirde sürekli caddeler yıkanıyor büyük araçlarla, gayet temiz bir şehir... Gitmeden yaptığımız araştırmalarda Moskova'nın güvenli bir şehir olmadığına ilişkin yazılar okumuştuk ancak hiçbir güvenlik sorunu yaşamadık ki gece geç saatlere kadar dışarıda kaldık. Bir de çok pahalı bir şehir olarak anlatılıyor, pahalı ama diğer Avrupa şehirlerinden bir farklı yok.

İngilizce konuşmadıkları için gitmeden iyi araştırma yapmanız gerek, akıllı telefonunuza indireceğiniz offline çalışan "city maps to go" uygulamasındaki moskova haritası çok faydalı olur, gitmeden indirmenizde fayda var.

Moskova'daki önemli nokataları 2 günde gayet rahat gezebilirsiniz. Biz 1,5 gün içerisinde hızlı  bir gezi ile tamamladık.

Gezilecek Yerler

  • Kızıl Meydan
  • Aziz Vasili Katedrali
  • Kremlin Sarayı
  • GUM Alışveriş Merkezi
  • Tarih Müzesi
  • Christ the Saviour Katedrali
  • Moskova Nehri 
  • Gorki Park
  • Kuznetskiy Most ulitsa Caddesi
  • Arbeit Caddesi
  • Aleksander Bahçeleri
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol