Gizem'li Geziler

Petersburg

                                                                                                                                               Ağustos / 2014

Saint -Petersburg, Moskova'nın 715 km kuzeybatısında bulunan, Rusya'nın 2., Avrupa'nın 4. büyük şehri olarak biliniyor. Baltık Denizi kıyısında Neva Nehri üzerindeki 42 ada üzerine yayılmış. Çar I. Petro tarafından 16 Mayıs 1703'te Rus Çarlığı'nın Avrupa'ya açılan kapısı olması amacıyla kurulan şehir, 200 yıl Rus Çarlığı'nın başkentliğini yapmış ve (1914–1924) yılları arasında yani Rus İç Savaşı sırasında Petrograd, (1924–1991) yılları arasında yani Sovyetler Birliği döneminde Leningrad olarak anılmış. 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından başa gelen yeni yönetim şehrin ismini yeniden Saint-Petersburg olarak değiştirmiş. 
 Bir Doğu şehri sayılan Moskova'nın aksine Sankt-Peterburg, 5 milyonluk nüfusuyla daha Avrupai ve kuruluş amacı olan "Avrupa'ya açılan kapı" olmayı kesinlikle gerçekleştirmiş.

Havaalanı 

Petersburg'da, Pulkovo havaalanında inince şehir merkezine gitmek için otobüse veya minibüse binip metroya binilecek noktaya kadar gitmek gerekiyor. Havaalanından çıkıp hemen önünde bekleyen 39 nolu otobüse biniyoruz; bilet kesen görevliye 25 rub ödüyoruz. Otobüs bizi şehir merkezine gidebileceğimiz Moskovskaya metro istasyonuna kadar getiriyor; burada otobüsten inip metro istasyonuna giriyoruz. Bu istasyondan sadece m2 hattı geçiyor, bu hatta binip otelimize en yakın nokta olan Nevsky Prospekt durağına kadar gidiyoruz. Metro durağı ile aynı ismi taşıyan Nevsky Prospekt (Nevsky caddesi)'e Petersburg'un göbeği diyebiliriz Otelimize bu cadde üzerinde bir süre yürüdükten sonra ulaşıyoruz. Hostelimizi tam da Nevsky caddesi üzerinde ayarladığımız için kendimizi tebrik ediyoruz Hostelimize yerleştikten sonra hemen dışarı çıkıyoruz. Çift kişilik Nevsky caddesi manzaralı odamız gayet güzeldi, tavsiye ederim  gitmenizi.



Nevsky Caddesi

Petersburg'un merkezi olan Nevsky Caddesi inanılmaz etkileyici bir cadde, üstündeki binaların her biri ayrı bir sanat eseri... İlk görüşte Petersburg'u çok beğeniyoruz. Moskova'dan çok daha Avrupai, turistik ve zengin duruyor bu şehir. Tek sıkıntımız havanın 29 derece olması oldu. Nem oranı da yüksek olduğu için hissedilen sıcaklık Moskova'dan bile daha fazla burada. Biz de kuzeye gidiyoruz daha serin olur demiştik  İlk gün Nevski caddesinin keyfini çıkardık. Harika bir cadde, her bir bina özene bözene yapılmış buradaki. Hepsi ayrı bir sanat eseri gibi... Cadde üzerindeki en güzel binalardan biri Singer, acayip güzel bir bina... Zemin katında bir kitapçı, 2. katında da ise çok şık bir café var. Bu cafeden yazının devamında bahsedeceğim.

Kazan & Dökülen Kanlar Katedrali

Singer binasının tam karşısındaki dev katedral ise Kazan Katedrali. Burası caddenin merkez noktası gibi düşünülebilir. 



Kazan Katedrali'nin içine girip geziyoruz, ardından meşhur Dökülen Kan'lar (Khram Voskresnia Khristova) kilisesine doğru gidiyoruz. Singer'in yanındaki sokağa girip kanal boyunca yürüyünce Dökülen Kanlar Kilisesi'ne varıyorsunuz. Buraya Dökülen Kan Kilisesi denmesinin sebebi Çar II. Alexander’ın 1881’de uğradığı suikastle ölümcül yara aldığı yerde yapılmış olması. Rengarenk süslemeleri karşısında büyülenmemek imkansız. 5 kubbeli olan kilisenin, 81 metre yüksekliğindeki en yüksek kubbe suikastın gerçekleştiği yılı temsil ederken, 67 metre uzunluğundaki ikinci kubbe Çar’ın öldüğü zamanki yaşını ifade ediyormuş. St.Petersburg, Batı Avrupa kentleri örnek alınarak inşa edilmiş bu yüzden Rusların geleneksel soğan biçimli kubbelerine nadir rastlanıyor. Fakat bu kilise buna uymayan örneklerden biri. Katedral, Moskova Kızıl Meydan'daki Basil Katedrali örnek alınarak yapılmış, çok güzel gözüküyor.




Yazlık Saray

Kilisenin yan tarafından Peter'in Yazlık Sarayı’nın bahçesine geçiliyor. Bu bahçe içinde Peter'in yazlık sarayı var ama bu saray küçücük ve çok gösterişsiz sadece ismi saray yani; eğer vaktiniz çok ise buraya girmenizi öneririm. Saray değil ama bahçesi çok güzel, bahçede keyifli vakit geçirebilirsiniz. Yazlık sarayın bahçesinin alt ucu nehir kenarına çıkıyor. Biz bahçenin içinden geçerek alt kapıdan çıkıp nehir kenarına çıkıyoruz ve nehir boyunca yürüyoruz. Petersburg'un ortasından Neva nehri akıyor ve şehre çok güzel bir hava veriyor. 2 km'lik bir mesafeyi yürüdükten sonra meşhur Hermitaj Müzesi'ne varıyoruz.



Hermitaj Müzesi
Dünyanın en büyük ve eski müzelerinden olan Hermitaj Müzesi, 1764 yılında Çariçe II. Katerina tarafından kurulmuş. Hermitaj müzesi, çok şık bir sarayın içinde. Biz çok vakit alacağı için gezemedik ama vaktiniz ve ilginiz varsa gezebilirsiniz. Müzenin yan tarafındaki küçük bir park var;
 burada dinlenebilir, etraftaki sokak sanatçılarını izleyebilir ve hediyelik eşya satıcılarından alışveriş yapabilirsiniz. Müzenin hemen arka tarafında göreceğiniz devasa Meydan ise Saray meydanı. Meydanın ortasında bir sütun var, Aleksander sütunu ismi. Bu meydan mutlaka akşam görülmeli, gündüz fazla bir hareket yok ama akşam çok canlı oluyor. Meydanın ortasından geçerek Nevsky caddesine bağlanabiliyorsunuz.


 Yeme İçme

Biz de meydandan geçip Nevsky caddesine dönüyoruz. Uzun yürüyüş sonrası hem yorulduk, hem acıktık. Ünlü borç çorbasını ve böf strogonofu tatmak için tavsiye üzerine Nevsky üzerindeki Дачники isimli restorana gidiyoruz. Hem fiyatlar makul hem de lezzetler güzeldi. Özellikle çorbaya bayıldık. İsminden bulmanız mümkün değil o sebeple foursquare linkini paylaşıyorum, haritadan bakıp bulabilirsiniz. https://tr.foursquare.com/v/%D0%B4%D0%B0%D1%87%D0%BD%D0%B8%D0%BA%D0%B8/4df9d6d918381da9362ac0f9

 






Yemek sonrası meşhur katedrallerden biri olan Isac Katedraline gidiyoruz. Çok gösterişli & heybetli bir katedral burası, katedralin tepesinden etrafı izlemek için bir teras var, bilet alarak seyir terasına çıkabiliyorsunuz. Biz akşam saatinde bilet alıp çıktık, güzel bir manzara izleme noktası burası...

 Kanal Turu

Petersburg'da kanal turu çok popüler bir aktivite. Hermitaj'ın biraz ilerisinden kalkıyor gemiler, kanallara girerek geziyor, 1 saat kadar sürüyor. Geziyi gece yapmanızı öneririm çünkü ışıklar altında nehir bir başka güzel oluyor. Biz ağustos başında gittiğimizde akşam 23.00'te aydınlatma başlıyordu nehir kenarında. Bu saatten sonra tura çıkarsanız daha etkileyici bir manzara var. Zaten gündüz ve gece turları olarak ikiye ayrılıyor turlar, istediğinizi tercih edebilirsiniz.

 


Kanal turu sonrası yeniden Nevsky caddesi üzerindeyiz, hiç uyumayan bir cadde burası, tek sevmediğim şey caddede çok yüksek motor sesi çıkararak araba süren apaçiler. Hemen her dakika bir apaçi geçiyor arabayı bağırtarak yanınızdan...

Ruslar kahveye çok düşkün sanırım çünkü çok sık kahve dükkanları var, istediğiniz zaman dinlenmek için bir coffee shopa girebilirsiniz.


Peterhof Sarayı

2. günümüzde Nevsky caddesi üzerinde Galeriya isimli bir alışveriş merkezine giderek güne başlıyoruz. Bizim Türkiye'dekilerden bir farkı yok, vakit varsa gidilebilir, içeriden çok sayıda yemek opsiyonu var. Buradan çıktıktan sonra hedefiniz Peterhof Sarayı.  Peterhof Rusların deyimiyle Büyük Peter'in Osmanlı deyimiyle Deli Petro'nun kendisi için yaptırdığı saray. St Petersburg'daki en meşhur eserlerden birisi. Saray şehir merkezinde değil,  deniz veya kara yoluyla ulaşmak mümkün. Turistler için deniz yoluyla saraya hızlıca ulaşabilmek için merkezden kalkan gemiler var ancak biz çok daha ucuz olduğu ve yeterli vaktimiz olduğu için karayolunu tercih ettik.

 



Karayoluyla gidiş için metroda kırmızı hatta binip Abtobo metro durağında iniyoruz. Abtobo metro istasyonu Petersburg metorsundaki en güzel istasyonlardan birisi. İstasyonların herbiri özenerek yapılmış metrodaki, Abtobo  da en güzellerinden biri imiş, gerçekten çok güzel. 

Burada indikten sonra yeryüzüne çıktığınız yerde otobüs durağını buluyoruz ancak burası ters yön olduğu için altgeçitten karşıya geçip hemen oradaki otobüs durağından geçen otobüs veya minibüslere binerek Peterhof'a gidiliyor. Çok sayıda minibüs var durakta ve Peterhof deyince anlayıp sizi çağırıyorlar hemen. Otobüs 50 rub; minibüs 55 rub alıyor yolculuk için. Biz 340K numaralı bir minibüse bindik. Parayı binerken şoföre ödedik. Minibüsle 45 dk civarı yolculuk yaptık. Peterhof'un giriş kapısını geçince hemen bir otobüs durağı var, orada şoför bizi indirdi. 
 Biraz geriye doğru yürüyüp sarayın üst bahçe kapısından içeri girdik.  



Peterhof Sarayı 3 bölümden oluşuyor: üst bahçe, saray binası ve alt bahçe. Sarayın ziyaret edilen en popüler yeri alt bahçe aslında. Üst bahçeye giriş ücretsiz, alt bahçe ve saraya giriş ayrı biletlerle ücretlendiriliyor. Saat 17.45 ten sonra alt bahçeye giriş indirimli fiyattan oluyor: adult 300; öğrenci 250 rub. 17.45 öncesinde ise adult 500; öğrenci 300 rub.

 

Biz minibüsten inip sarayın üst bahçe kapısına ulaştığımızda saat 17.15’i gösteriyordu. 15 - 20 dk üst bahçede gezdik, resimler çektik. Üst bahçe çok huzurlu, havuzları, fıskiyeleriyle, çiçeklerle çok güzel bir bahçe... Bahçenin alt ucunda ise saray binası bulunuyor, sarayın ön tarafında ise asıl meşhur olan alt bahçe bulunuyor. Üst bahçede gezdikten sonra saray binasına kadar geliyoruz, burada kenarlarda bilet gişeleri bulunuyor. Saat 17.45’de indirimli bilet satılmaya başlanacağı için biraz bekliyoruz. Tam 17.45'de biletleri alıp hemen giriyoruz alt bahçeye. Alt bahçe çook bakımlı ve görkemli. Havuzlar, fıskiyeler ve heykellerle bahçe çok güzel.

 


Hemen fıskiyelerin olduğu orta alana gidiyoruz, güzel resimler çekiyoruz. Burada kritik olan şey saat 18.00'de fıskiyelerin duruyor olması Bu sebeple 17.45 ile 18.00 arasındaki süreyi iyi değerlendirmek gerekiyor. Saat 18.00'de müzik eşliğinde fıskiye gösterisi yavaş yavaş duruyor. Sırayla fıskiyeler durmaya başlıyor, en son ortadaki kocaman olan duruyor. İzlenmesi gereken çok şık bir gösteri bu fıskiye kapanış gösterisi... Gösteri bittikten sonra alt bahçenin geri kalanını geziyoruz. Denize kadar ulaşıyor bu bahçe. Deniz kıyısına gidince şehir merkezinden kalkıp buraya gelen gemileri görüyoruz. Gemi ile tek yön gidiş 650 rub. Gidiş dönüş alırsanız 1100 rub. Bizim yaptığımız gibi karayolu ile gidiş ücreti ise  50 rub otobüs + 28 rub metro ile toplam 78 rub oluyor. Yeterli zaman varsa otobüsle gidilebilir, gemiyi turistleri kazıklamak için koymuşlar sanırım Hem gidiş yolunda şehir merkezi dışında yerel halkın oturduğu semtleri görmek çok güzel. Biz sarayın içine giriş bileti almadık sadece bahçelerde gezdik. Peterhof sarayının alt bahçesini görmeden Petersburg eksil kalır diyebiliriz, mutlaka gidilmeli. Gördüğümüz en güzel saraydı...

 



Yine karayoluyla dönmek üzere sarayın üst bahçesinden dışarı çıkıyoruz. Girerken uzaktan kubbesini görüp beğendiğimiz bir kilise vardı, onun yanına doğru yürüyoruz. Petersburg öyle özenli inşa edilmiş ki hiç tahmin etmediğiniz bir yerde bile çok görkemli bir yapıt ile karşılaşabiliyorsunuz. Sokak arasındaki bir kilise bile çok güzel olabiliyor... Resimlerini çektikten sonra kilisenin yakınındaki duraktan geri dönüş için otobüse biniyoruz. Yol boyu manzaralar harika: parklar bahçeler, göller, çiçekler... İnsanlar parklarda ağaçların altında keyfini çıkarıyor güzel havanın.  Acayip yeşil ve sulak bir memleket burası, koskocaman parkları, bahçeleri, gölleri ile yemyeşil manzara hiç bitmiyor...


Saray Meydanı

Şehre döndüğünüzde artık acıkmıştık, bu akşam bir İtalyan Restoranında yemek yedik. Yemek sonrası gece gezmesi için Hermitaj müzesine doğru yürüdük. Gece müzenin yanındaki Saray Meydanı çok kalabalık: bisiklet, paten, kayak, müzik yapan gençlerle cıvıl cıvıl, gençlerin buluşma noktası olmuş... Meydanın aydınlatması çok güzel, meydana giriş yapılan devasa kapı, ortadaki sütun ve Hermitaj harika gözüküyor ışıkların altında...

 

Neva Nehri
Hermitaj'ın hemen yanından Neva nehrine doğru yürürseniz burada hediyelik eşya satanların açtığı tezgahları görüyorsunuz, buradan alışveriş yapabilirsiniz. Nehir kenarına ulaştığınızda Dvortsovyy köprüsü’nün harika manzarası ile karşılaşıyorsunuz. Aynı manzara gündüz bu kadar etkileyici değildi ama gece harika... Köprüden karşı adaya yürüyoruz, 
 gece nehir üzerinde manzara harika, ışıl ışıl bütün binalar, köprüler, her taraf saray gibi gözüküyor.  Çok sayıda tekne nehrin üzerinde gece turu yapıyor... Nehrin üzerindeki hafif esintiyle birlikte burada yürümek çok keyifli oldu, gündüz sıcakta aynı şeyi yapmaya cesaret edememiştik.

 

Köprüden karşıya geçince Rostral sütunları var, eskiden fener olarak kullanılıyormuş, gece altında çok motorcular buluşuyor. Araba gibi yine çok hızlı ve öttürerek motor kullanma modası var bu şehirde, özellikle Nevsky üzerinde çok sık motoru bağırttırarak yanınızdan geçiyorlar...

Nehir kenarından yürümeye devam edince bir köprü daha var, buradan başka bir adaya bağlanıyoruz. Birbirine köprülerle bağlanan çok sayıda adacık var Petersburg'da. Bütün köprüler ve nehir etrafındaki tüm binalar ışıklandırılmış. Etrafa bakmaya ve resim çekmeye doyamıyoruz.

 Dvortsovyy köprüsü 

Hermitaj sarayının hemen yanındaki üzerinden geçtiğimiz Dvortsovyy köprüsü gece 1.30'da kapanıyor, orta kapakları havaya kalkıyor. Bu anı izlemek için 100’lerce turist gece 01.00 civarı köprünün iki yanlarında birikmeye başlıyor. Bir süre sonra duracak yer bulamamaya başlıyorsunuz. Ve köprü 01.25 gibi ulaşıma kapanıyor, tam 01.30'da da orta kısmı havaya kalkıyor. Bu anı denizden izlemek için özel kanal turları yapılıyor, o anda nehrin üzerinde 100’lerce tekne oluyor... Kapak açıldıktan sonra hepsi sırayla geçiş yapıyorlar, adet bir tören gibi oluyor bu an. Tekneden izlemek şart değil bence ama nehir turu yapacaksanız bu zamana denk getirmeniz çok hoş olabilir...  Köprünün kalkışı sonrası burada bekleyen bütün kalabalık Nevsky'ye doğru akıyor... Bir gece mutlaka bu bölgede dolaşmalı ve köprünün kalkışını izlemelisiniz. Hava bu saatte nehir kenarında biraz serinlediği için yanınızda bir hırka olmasında fayda var.

 


Petersburg gece uyumayan bir şehir, özellikle cuma & cts akşamları hiç gece olmuyor sanki, çok kalabalık ortalık... Yaz vakti olduğu için hava 23.30 gibi kararmış oluyor. 00.00 gibi akşam oldu artık diyorsunuz sonra 3.30 gibi tekrar aydınlanma başlıyor... Ortalık öylesine kalabalık ve cıvıl cıvıl ki gezip dolaşmaktan 1.30- 2.00'den önce otele gidemedik hiç... Tabi bu durum beyaz gecelerin yaşandığı yaz aylarında böyledir, kışın kar altında çok daha sakin bir Petersburg bulabilirsiniz... Öyle ki üzerinde kanal turu yaptığımız nehir soğuktan donuyormuş kışın gelen arkadaşlar bu halini görmüşler... Kışın bu kadar soğuk bir yer yazın nasıl bu kadar sıcak olabiliyor inanamadık açıkçası...

Nevsky caddesindeki süslü tarihi binalar gece bir başka güzel gözüküyor. Şehir çok özenilerek inşa edilmiş, süslü olmayan tek bir bina yok Nevsky üzerinde, hepsi bir biri ile son derece uyumlu ve bakımlı...

Ertesi gün sabahtan sabit pazar yerine gittik. Çok ilgimizi çeken bir şey olmayınca biraz dolaştıktan sonra çıkıp Nevsky'nin diğer ucundaki Alexender Nevsy katedraline gidiyoruz. Yürüyerek gittik biz ama Nevsky çok uzun bir cadde olduğu için metroyu tercih edebilirsiniz. Katedralin hemen yakınında metro durağı bulunuyor. Bu katedralin bahçesini ve içini dolaştık, çok sayıda ve çok güzel katedraller gördüğümüz için belki de çok etkilenmiyoruz bundan... Gitmeseniz de olur bence bu katedrale.

 Peter & Paul

Çıkışta metroya binerek en meşhurlardan biri olan Peter & Paul kalesine doğru gidiyoruz, metrodan inince Petersburg Camii'nin kubbesi ile karşılaşıyoruz, güzel bir cami ancak tadilatta olduğu için içine giremiyoruz. Ardından köprü ile katedralin bulunduğu küçük adacıka geçiyoruz. Peter & Paul ada üzerine kurulmuş, kalenin ilk olarak İsveç ordusu ve donanmasına karşı savunma amaçlı yapılması planlanmış, fakat kalenin yapımı bitmeden Rus orduları İsveçlileri mağlup etmeyi başarmışlar. Kale tamamlandıktan sonra askeri garnizonun bir parçası ve siyasi mahkumlar için hapishane olarak kullanılmış. Hapishanenin ünlü mahkumlarından bazıları Peter’in kendi isyankar oğlu Alexei, Dostoyevski, Gorki, Troçki ve Lenin'in ağabeyi Alexander'dırmış. Kalenin ortasında etkileyici Peter ve Paul Katedrali var. Katedralin içine giriş ücretli, istenirse çan kulesine de çıkılabiliyor. Biz sadece bahçede dolaştık, bahçesinde çok sayıda hediyelik eşya satıcısı var, alışveriş yapabilirsiniz buradan. Kalenin duvarının dibi kocaman bir plaj haline getirilmiş, herkes güneşleniyor...

Kilisenin bahçesinin yanında bir helikopter pisti var, isteyenler şehir turu yapabiliyor bu arada. Katedrali gördükten sonra tekrar dönüş yoluna geçiyoruz, dönüşü yürüyerek yapıyoruz, sırayla köprülerle adadan adaya bağlanıyoruz. Karnımız acıktığı için bir taraftan da yer arıyoruz İstanbul'da gidemediğimiz Jamie's Italian Restoranının burada da olduğunu görüyoruz, denemek için buraya gidiyoruz.  (Dökülen kan kilisesinin arka tarafındaki cadde üzerinde)


Singer Kafe
Yemek sonrası gelmeden internetten okuduğumuz çok tavsiye edilen meşhur Singer Kafeye doğru gidiyoruz tatlı sefası için. 
 Singer kafe Kazan katedralinin tam karşısındaki güzel Singer Binasının 2. katında. Buranın ürünleri çok meşhurmuş. Ortam çok nezih & çok şık. Şansımıza tam katedralin karşısında süper manzaralı bir masa buluyoruz. Sıcak çikolata ve limonlu pie sipariş ediyoruz.  Yavaş yavaş yiyoruz, çook beğeniyoruz, hem sunumu hem lezzeti harika... Burada 1 saat kadar keyif yapıyoruz, burası gezimizin en keyifli anlarından biriydi diyebilirim




Singer'den çıkınca kanal turu sırasında görüp çok beğendiğim bir kiliseye gidiyoruz. Kiliseyi bulup güzel resimlerini çekiyoruz ama içine girilmiyor maalesef. İsmini bile öğrenemedik, ben de ismini mavi kilise taktım:) işte mavi kilise.....



Dönüşte yine kanal turunda gördüğümüz
 Trinity Katedralini görüyoruz uzaktan, onun da kubbesi çok güzel yapılmış. Yıldızlarla süslenmiş, görüdüğüm en güzel kubbelerden birisi. Bu katedral, 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Rus ordusunun kazandığı zaferin anısına yapılmış

Onun da güzel resimlerini çekiyoruz. Bu şehirde gittiğimiz kilisenin haddi hesabı yok. Kiliseler & katedraller ve saraylar şehri denebilir Petersburg'a. Git git bitmiyor, hepsi de çok şık & çok güzel & çok görkemli. Normalde Avrupa'da kilise görmekten sıkılan birisi olarak buradakilere bayıldım! Yetti artık bu kiliseler demeyin hepsi birbirinden güzel.


Petersbug'da son akşamımızda Trinity kilisesi sonrası Nevsky caddesinde bir veda turu daha atıyoruz, son fotoğraflarımızı çekip hatıra magnetimizi alıyoruz

 


Ertesi sabah Pulkovo havaalanına gidiş için yola çıkıyoruz, metro + otobüs kullanıyoruz. Aynı geldiğimiz gibi mavi metro hattı üzerinde olan Moskovskaya metro istasyonunda inip buradan airport otobüsü tabelalarını takip ederek dışarı çıkıyoruz.  Hemen metronun çıkış noktası otobüs durağı. Buradan geçen 39 numaralı otobüs ve minibüsler havaalanına gidiyor. Havaalanına giderken biraz şehir dışına çıkınca devasa apartmanlar hemen göze çarpıyor, komünist dönemden kalma... 20 dakikalık yolculuk sonrası Pulkovo havaalanında 1 nolu terminale varmış oluyoruz. Ücret otobüsle 25; minibüsle 36 ruble. Otelde online checkin yaptığımız için burada kiosklarda boarding pass'imizi basıyoruz, verilecek bagajımız da olmadığı için hızlıca kontrollerden geçerek uçağa biniş kapısına gidiyoruz. Rusya gezimizi üzülerek burada noktalıyoruz, bir gün tekrar ziyaret edeceğimize eminim çünkü çok beğendik...

Vizesiz olduğu için mevsim yazsa atlayın bir uçağa gidin derim mutlaka, görülmeye değer şehirler Moskova & Petersburg. Yakın olmasına rağmen Türkiye'de neden hala o kadar da popular değil hiç anlayamadık, pahalı denebilir ama diğer Avrupa şehirlerinden daha pahalı kesinlikle değil. Güvenlik vs. sorunu da yok, gönül rahatlığıyla gidin gezin derim! Eşya değil anı biriktirin!

 

Gezilecek Yerler:

  • Nevsky Prospekt
  • Dvortsovyy köprüsü
  • Peterhof
  • Singer Cafe
  • Kazan Katedrali
  • Dökülen Kanlar Kilisesi
  • Peter & Paul Kalesi
  • Isac Katedrali
  • Kanal turu
  • Trinity Katedrali

Tavsiyeler:

  • 3 gün bu şehri gezmek için yeterli bir süre. 
  • Nevsky Prospekt'te kalın
  • Peterhof'a gidin
  • Dvortsovyy Köprüsü'nün gece kapanışını izleyin. 
  • Borç çorbasını tadın.
  • Gece kanal turu yapın.
  • Yanınızda hem ince hem kalın giysiler getirin. 
  • Rusça çeviri için  google translate uygulaması telefonunuzda olsun mutlaka heran ihtiyacınız olabilir, İngilizce bilen çok az

 

 


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol